22 Kasım 2024
  • İzmir21°C

TÜRK-ARAP ODASI İÇİN İMZALAR ATILDI

Türk-Arap Odası kurulmasına ilişkin anlaşma, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Arap Odalar Birliği Başkanı Nail EL-Kabarati tarafından İstanbul'da düzenlenen toplantıda imzalandı.

Türk-Arap Odası İçin İmzalar Atıldı

25 Kasım 2016 Cuma 16:23

TÜRK-ARAP ODASI İÇİN İMZALAR ATILDI

Türk-Arap Odası kurulmasına ilişkin anlaşma, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Arap Odalar Birliği Başkanı Nail EL-Kabarati tarafından İstanbul'da düzenlenen toplantıda imzalandı.

Toplantıya, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Arap Odalar Birliği ve Ürdün Ticaret Odası Başkanı Senatör Nael Al Kabariti, Mısır Ticaret Odaları Federasyonu ve Afrika Odalar Birliği Başkanı Ahmed Al Wakeel, Suudi Arabistan Odalar Konseyi Başkan Yardımcısı Sheima bin Ajyan Al Dosari, Katar Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Rashed Al Kaabi, Ürdün- İrlanda Odası Başkan Yardımcısı Khaled Douk ile Türk ve Arap iş dünyasının temsilcileri katıldı.

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu yaptığı konuşmasında şu sözlere yer verdi, “Türkiye ile Arap coğrafyası bin yıldır komşudur. İnşallah bu komşuluk hiç kesilmeden devam edecek. Komşuluğun ve kardeşliğin getirdiği hukukla çok güçlü tarihi bağlara sahibiz. Medeniyetlerimiz, kültürlerimiz iç içe geçmiş.
İşte bakın Medineli sahabi peygamber aşığı Eyup el-Ensari de; İstanbul’un fatihi Sultan Mehmed Han da; Kahire’li, Şam’lı, Bağdat’lı pek çok alimin kabri de bu şehirde yan yana yer alıyor.
Arap coğrafyası ile ekonomik alanda da büyük bir etkileşimimiz var.
Dünyanın denizyolu bağlantıları üzerinde bulunan Arap coğrafyası ile Tarihi ipek yolu üzerindeki Türk coğrafyası tarih boyunca bu bölgenin zenginliğinin teminatı olmuştur.
Bu iki coğrafyanın daha fazla yakınlaşması ve yeniden bir zenginlik bölgesine dönüşmesi için elimizde büyük bir fırsat var.
İçinde bulunduğumuz süreçte, Türkiye ile Arap coğrafyasının birbirine her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Zira içinde bulunduğumuz coğrafyada tek çözümü birlikte hareket etmemiz olan sancılar yaşanıyor.
Öte yandan sadece bizim coğrafyamızda değil, bütün dünyada büyük değişimler yaşanıyor.
Küresel sistem daha önce hiç alışık olmadığımız bir süreçten geçiyor.
Bugüne kadar istikrarlı olarak bilinen gelişmiş ülkelerde mevcut küresel sistem ve küreselleşme yeniden tartışılır hale geliyor.
Sermayenin serbest dolaştığını bildiğimiz ülkeler bir bakıyorsunuz sermaye üzerine ipotekler koyuyor.
Belirsizlikler had safhada. Yeni ittifaklar kuruluyor, mevcut ittifaklar sorgulanıyor.
Küresel ekonomi de aynı şekilde daha önce haritası çizilmemiş sulardan geçiyor. Bir ülkenin krizi bir anda bütün dünyayı etkiliyor.
Krizlerin etkisi uzun sürüyor, toparlanma eskisi kadar kolay olmuyor.
Sermaye kimin ne kadar güvenilir olduğunu artık bilmiyor.
İşte böyle bir dönemde Arap Ligi ülkelerinin özel sektörünün çatı kuruluşu olan Arap Odalar Birliği ve Türk özel sektörünün çatı kuruluşu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak tarihi bir adım atıyoruz.
2010 yılında başlattığımız işbirliği sürecini en ileri noktaya taşıyarak Türk-Arap Odasını kuruyoruz.
İnşallah bunun anlaşmasını biraz sonra imzalayacağız.

Değerli Dostlarım, Türk-Arap Odasını niye kuruyoruz?
Arap coğrafyası ile ekonomik ilişkilerimiz son dönemde önemli gelişmeler kaydetti.
Bakın birkaç çarpıcı rakam vereceğim. 2000’lerin başından bu yana, yani son 15 yılda Arap ülkeleri ile Türkiye’nin ticaret hacmi tam 7,5 kat arttı. Arap coğrafyası ile ticaretimiz 47 milyar dolara kadar ulaştı.
Son iki yılda küresel ekonominin etkisi ile rakam biraz geri çekilmiş olsa da geldiğimiz en üst nokta budur.
Ekonomi ile ilgilenenler bunun anlamını çok iyi bilir. 15 yılda 7,5 kat ticaret artışı müthiş bir rakamdır.
Yine turizmde müthiş bir artış yaşandı. Arap coğrafyasından ülkemize gelen turist sayısı tam 9 kat arttı, 3 milyona ulaştı.
Karşılıklı yatırımlar aynı şekilde artış gösterdi.
Bizim iş adamlarımızın Arap coğrafyasına yaptıkları doğrudan yatırım tam 36 kat arttı.
Arap yatırımcıların ülkemizdeki doğrudan yatırımları da 23 kat artarak 10 milyar doların üzerine çıktı.
Bakın bütün bunlar sadece 15 yıl içinde oldu.
Bu rakamlar çok açık bir şeyi gösteriyor.
Özel sektörlerimiz daha fazla iş yapma konusunda çok hevesli ve önümüzde çok daha büyük bir potansiyel var.
Potansiyel var derken bunu hamaset olsun diye söylemiyorum.
Son yıllardaki bu gelişmeye rağmen Türkiye olarak toplam dış ticaretimizin sadece % 8’ini Arap Ligi ile yapıyoruz.
Arap Ligi ise toplam ticaretinin sadece % 1’ini bizimle yapıyor.
Yani önümüzde iş yapmaya, geliştirmeye daha çok yol var. İşte biz bu potansiyeli hayata geçirmek için Türk-Arap Odasını kuruyoruz.

Arap Ligi 390 milyon kişi nüfusu, 2,8 trilyon dolarlık ekonomisi ve 2,7 trilyon dolar dış ticareti ile büyük bir güç.
Türkiye de 80 milyon nüfusu, 720 milyar dolar milli geliri ve 350 milyar dolar dış ticareti ile Avrupa’nın 7. büyük ekonomisi.
İş adamlarımızın karşılıklı yatırım ve ticarete ne kadar hevesli olduğunu söyledim.
Burada bir husus daha var.
Biz bölgemizin sanayi devi, dünyanın turizm devi, tarım devi, müteahhitlik devi bir ülkeyiz.
Daha büyük adımlar atacağız, ama sermayemiz yok.
Arap dünyası büyük sermaye birikimine ulaşmış.
Ama aynı zamanda Arap dünyası artık petrole bağımlı olmaktan çıkıyor.
Dışarıya pek yansımıyor ama şu an Arap ülkelerinin hemen hemen tamamında sanayileşme ve turizm hamleleri yapılıyor.
Finansta, telekomünikasyonda markalar çıkıyor.
İşte Türk-Arap Odası burada iki tarafı bir araya getirecek.
Girişimci ile sermayeyi, tecrübe ile yeni yatırım fırsatı arayanları buluşturacak.
Bizim dinimiz şunu söylüyor: “Birlikte rahmet ve bereket, ayrılıkta azap vardır.”
Birlikte Türk-Arap Odası’nı kurarak her iki taraf için de berekete ve kazanca açılan kapıyı ardına kadar aralıyoruz.
Bundan sonra iki tarafın iş dünyalarının ortak muhatap olacağı, temas kuracağı ve ilişkilerini çok daha hızlı geliştirecekleri, karşılıklı yatırımda ve ticarette bürokratik engelleri aşmak için danışacakları, iki tarafın işadamlarının altına kırmızı halıyı seren kuruluş olacak.
İş adamlarımızın altına kırmızı halıyı sereceğiz çünkü: Bu coğrafyanın kaynağı varsa bu coğrafyada kullanılacak. Bu coğrafyanın sorunu varsa, bu coğrafyada çözülecek. Bu coğrafyanın insanı zenginleşecekse, bunu da bu coğrafyanın işadamları yapacak. İşte Türk-Arap Odası bunun teminatı olacak.

Burada bir konuyu daha dile getirmek istiyorum. İslam coğrafyasında kalıcı bir barışın sağlanması, bu coğrafyanın bir istikrar ve refah bölgesine dönüşmesi bizlerin ortak hedefidir. Bunun da bir tek formülü var. Her zaman dediğim gibi huzur-ticaret-zenginlik. Bu üçü birbirinden ayrılmaz bir bütündür.
Karşılıklı ticaret olmazsa istediğimiz kadar kaynağımız olsun zenginliğe ulaşamayız.
Nitekim dünya enerji kaynaklarının % 65’i İslam ülkelerinde olmasına rağmen dünya üretiminden aldığımız pay sadece % 15.
Ne yazık ki ilk yapmamız gereken işi yapamadık. İslam ülkeleri arasındaki işbirliğini bugüne kadar yeterince sağlayamadık.
Bu işbirliğini arttıracak mekanizmayı kurduk. İslam ülkeleri arasındaki tercihli ticaret anlaşması (TPS-OIC).
Anlaşmalar imzalandı. Taviz listelerinin güncellenmesi halinde sistem yürürlüğe girecektir ve İslam ülkeleri arasında çok önemli bir ticari mekanizma kurulmuş olacak, ticaretin önündeki büyük bir engel kalkacaktır.
Bu kapsamda anlaşmayı imzalamamış olan Arap ülkelerinin bir an önce anlaşmanın imza ve onay aşamalarını tamamlaması gerekiyor.
Bugün burada kuracağımız Türk-Arap Odası’nın bu anlamda da itici bir güç olacağına inanıyorum.
Buradaki dostlarımızın ve Arap Odalar Birliği’nin de bu konuda desteğini istiyorum.
İnşallah bu işbirliği ile islam coğrafyası arasındaki ekonomik ilişkiler çok daha hızlı ilerleyecek.
Biz işbirliğimizi artırmaya kararlıyız. Bir Arap Atasözü ile sözlerimi bitiriyorum: “Kararlılık herşeyin anahtarıdır.”
Şimdi sözü Arap Odalar Birliği Başkanı değerli kardeşim Senator Nael Al Kabariti’ye veriyorum Buyrun Senator.  / EGE BASIN GRUBU

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.