23 Kasım 2024
  • İzmir19°C

REFERANDUM ÜLKENİN ÇAĞ ATLAMASI MESELESİDİR

Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuşma yaptı. Yıldırım yaptığı konuşmada, insanların olduğu gibi ülkelerin de kaderleri bulunduğunu, tarihin akışı içinde her memleketin kendi kaderini yaşadığını belirterek, Türkiye'nin de son

Referandum Ülkenin Çağ Atlaması Meselesidir

08 Şubat 2017 Çarşamba 10:15

Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuşma yaptı. Yıldırım yaptığı konuşmada, insanların olduğu gibi ülkelerin de kaderleri bulunduğunu, tarihin akışı içinde her memleketin kendi kaderini yaşadığını belirterek, Türkiye'nin de son bir asırdır kaderinde darbeler, ekonomik krizler, siyasi belirsizlikler ve terör bulunduğunu söyledi.

Türkiye'nin imtihanlarının her daim kolay olmadığını ama yiğit milletin, gazi ve aziz milletin tüm zorluklara tarihin her döneminde göğüs gerdiğini ifade eden Yıldırım, "İnsanlık mazisinde bir örnek daha gösterin ki 16 kez yıkılsın ama milleti 17'nci kez devletini kursun. Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyetidir, bu milletin adı aziz Türk milletidir." diye konuştu.

AK Parti'nin de siyasi anlayışının temellerini bu harçlarla doldurduğunu, gözü, kulağı ve yüreği millete dönük yönetim anlayışıyla hareket ettiğini anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Gözü, kulağı ve yüreği millete dönük yönetim anlayışımızı aziz milletimiz de takdir etti, takdir ediyor. Bu yüzden girdiğimiz her seçimden AK Parti olarak yüzümüzün akıyla çıktık. Seçimlerin ertesi günü yine insanımıza koşup hizmet üretmeye devam ettik. Kurucu genel başkanımız, Cumhurbaşkanımız siyasi yasaklı olduğu dönemleri yaşadı, e-muhtıralar gördük, parti kapatmalara şahit olduk. Çeşitli bahanelerle iç karışıklık çıkartmak isteyenlerin hedefine konduk. Ömrübillah bir araya gelemez denilen çevreler milletle aramızdaki köprüleri yıkmak için bir araya geldiler, beraber çalıştılar.

Hepsini en acı şekilde tecrübe ettik, yaşadık ama milletimiz için yeri geldi duymadık, görmedik, yeri geldi sustuk. Ancak hep mücadele ettik. Ne dedik böyle durumlarda; 'Olanda bir hikmet var.' Milletimiz için şiarımız belliydi. Gelse celalinden cefa / Yahut cemalinden vefa / İkiside cana safa / Kahrın da hoş, lütfun da hoş. Bazı çevreler bunu suistimal etmeye kalkmadı mı? Elbette kalktılar, Merhum Akif'in deyimiyle milletimiz için takındığımız yumuşak başlılığımızı anlayamadılar. Bizi uysal koyun zannettiler, boynumuzdan çekip sürüklemek istediler, o zaman da duvara çarptılar. Siyaset mühendisliği yapmaya çalıştılar. 100 yıl sonra bile hukuk ve siyaset çevrelerinde utançla anılacak 367 icadını çıkardılar. Gazi Meclise, milletin öz iradesine ipotek koymaya çalıştılar."

"BU İŞİN MÜSEBBİBİ CHP'DİR"

Başbakan Yıldırım, yapılacak anayasa değişikliğinin müsebbibinin CHP olduğunu vurgulayarak, "2007'de Meclisin en büyük partisine, 363 milletvekili bulunan partiye, cumhurbaşkanı seçtirmeyen, bunun için hukuk ihdas eden anamuhalefet partisi bu işin başlangıcına sebep olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, O dönem anamuhalefet partisi CHP'nin, AK Parti'ye cumhurbaşkanı seçtirmemek için vesayet odaklarının sözcülüğünü yaptığını, bugün de CHP'nin anayasa değişikliğini engellemek için bütün marjinal odaklarla aynı fotoğrafı verdiğine dikkati çekti.

Birkaç gün önce "PKK 'hayır' dediği için, FETÖ 'hayır' dediği için biz bu anayasa değişikliğine 'evet' diyoruz" dediğini anımsatan Binali Yıldırım, "Biz, cevabı muhataplarından beklerken cevap CHP'den geldi. CHP, zaten onların kayığına binmiş vaziyette. CHP'yi Allah ıslah etsin. Siz FETÖ ile PKK ile bölücü örgütlerle iş tutarak milletin gönlüne giremezsiniz. Milletin yolundan saparsanız millet de sizi arasına almaz, size hak ettiğiniz cezayı da dersi de verir. Eğer 15 yıldır bunu anlamadıysanız bugün bir fırsat düştü önünüze, hiç değilse bu referandumda ıskalamayın, milletin gönlüne girmeyi başarın, ondan sonra sizin de bahtınız açılsın." ifadelerini kullandı.

"2017 Türkiye'nin kaderinin ve bahtının güneş gibi parlayacağı yıl olacak, gelecek daha güzel olacak, yarın bugünden daha güzel olacak. İnanıyorum ve güveniyorum ki bu referandum sonucunda Türkiye aydınlık yarınlara daha hızlı bir şekilde yol alacak." diyen Yıldırım, anayasa değişikliğini hazırlarken çok titiz bir çalışma yaptıklarını, vatandaşların bütün süreci takip ettiğini, TBMM Anayasa Komisyonu ve Genel Kurul görüşmelerinin vatandaşın şahitliğinde gerçekleştiğini anlattı.

Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti: "Bu zaman zarfında Meclis çatısı altında milletimizin hiç de arzu etmediği olaylar da yaşadık. Söylenmemesi gereken sözler söylendi. Muhalefet sözlü, fiziksel, psikolojik şiddetin her türünü kullanmaktan çekinmedi. Vuku bulmuş bu tatsız hadiseleri milletimizin takdirine sunuyorum. İçimiz rahat, vicdanımız rahat. AK Parti kapalı kapılar ardında gizli gündem kurgulayan bir parti değildir. Aksine milletinin emrinde, milletinin istikametinde yol haritası çizen partinin adıdır.

Bu anlayışla Mecliste grubu bulunan bütün parti genel başkanlarına çağrı yaptık. 'Gelin bir araya gelelim' dedik. Bu mesele üzerinde mutabık kalmayı arzu ettik. Bizatihi Anamuhalefet Partisi Genel Başkanına; 'Biliyorum siz cumhurbaşkanlığı sistemine karşısınız, o halde ne yapmamız lazım? Biz istiyoruz ki hep birlikte bu değişikliği yapalım. O halde buyurun siz teklifinizi getirin, biz de teklifimizi getirelim, Meclisten ittifakla geçirelim, millete sunalım. Millet ne derse başımız, gözümüz üstüne.' Daha ne yapacaktık?"

Yıldırım yaptığı konuşmada, anayasa değişikliği kanununa ilişkin, milletin kararının en doğru karar olduğunu belirtti.

Anayasa değişikliğine yönelik MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye çağrı yaptığını hatırlatan Yıldırım, "MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'ye, 'Ben parlamenter sistemin güçlenmesinden yanayım ancak 2007'de ortaya çıkan durum ve yapılan referandum sonrası cumhurbaşkanının doğrudan millet tarafından seçilmesiyle mevcut durum sürdürülebilir değil. Anayasanın mevcut durumla uygun hale getirilmesi şarttır. Parlamenter sistemi biz tek başına muhafaza edecek, güçlendirecek durumda olmadığımıza göre mevcut durumu anayasayla uyumlu hale getirmek için cumhurbaşkanlığı sistemine varız.' dedik. Birlikte teklif üzerinde çalıştık. Yapılan bu değişiklik bir uzlaşma metnidir." diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Bahçeli'ye ve MHP'li milletvekillerine teşekkür eden Yıldırım, MHP'nin, parti anlayışıyla değil "Önce ülkem ve milletim" anlayışıyla hareket ettiğini belirtti. MHP ve ülkücülerin, memleket meselesi söz konusu olduğunda parti hesaplarını bir kenara bıraktığını, geçmişte yaşanan krizlerde de ülkenin geleceği için bir duruş gösterdiğini, anayasa değişikliği konusunda da aynı duruşu gösterdiğini bildirdi. 

Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortada bir sandık var, siyasi rekabet havası da aldı başını gidiyor. Bu havaya kapılıp hiç kimse şunu unutmasın: Bu referandum 18 maddelik, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini, yargıyla, milletvekilleriyle ilgili hususları öngören bir anayasa değişikliği oylamasıdır. Bu bir genel seçim değildir. Öyle inanıyorum ki sadece AK Parti ve MHP seçmeni değil, diğer partilerin seçmenleri de Türkiye'nin geleceğini, bekasını ilgilendiren, Türkiye'nin daha hızlı Gazi Mustafa Kemal'in muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedeflerini gerçekleştirmesini sağlayacak bu değişikliğe yüksek oranda oy verecektir."

Vatandaşların, değişiklik öngören maddeleri okuyacağını ve inceleyeceğini vurgulayan Yıldırım, kendisinin de partililerle birlikte meydanlara inerek, değişikliğin Türkiye ve millet için ne anlama geldiğini anlatacağına dikkati çekti.

"ARTIK SÖZ MİLLETİNDİR, KARAR MİLLETİNDİR"

Anayasa değişikliğinin, milletin lehine olduğunu belirten Yıldırım, şunları ifade etti: "Milletimiz gidecek sandığa, gönül rahatlığıyla 'Evet' diyecek. O yüzden referanduma partiler cephesinden bakmak yanlış olur. Bu referandum ülkenin çağ atlaması meselesidir. Modern demokrasinin dinamikleriyle yoluna devam etme meselesidir. İşin özü budur. Darbe ürünü anayasalarla yıllarca öz vatanımızda parya olmadık mı? Bir anayasa yapılmış yasama organının asli görevi de bu anayasa için yama yapmak olmuş. Koca ülkenin anayasası adeta yamalı bohçaya dönmüş. Küresel hedefleri olan bir Türkiye için bu durum sürdürülebilir değil. İşte bu nedenle AK Parti burada elini taşın altına koydu, 'Artık söz milletindir, karar milletindir.' dedi."

Yıldırım, üstünlerin anayasasını korumak için değil milletin anayasasını oluşturmak için referanduma gidildiğine işaret etti.

Yıldırım, milli iradenin, 2007'de kendisini köşeye sıkıştırmaya çalışan ve vesayet odaklarına ilk cevabını 2014'te verdiğini ve sandığa giderek, Recep Tayyip Erdoğan'ı cumhurbaşkanı seçtiğini hatırlattı.

"EN SEVDİKLERİ İŞ, KORKU SENARYOLARIYLA MİLLETİN AKLINI KARIŞTIRMAK"

Başbakan Yıldırım, milletin, "siyaset hokus pokusçularına" asla itibar etmeyeceğini, referandum süresince Türkiye'nin her yerine gideceklerini, ülkenin geleceğini aydınlatacak, Türkiye'ye yeni bir merhale sağlayacak bu tarihi fırsatı her yerde vatandaşlara anlatacaklarını bildirdi.

Neden "siyaset hokus pokusçuları" ifadesini kullandığını açıklayan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bunlar bayılıyorlar, olmayan şeyleri var göstermek için ellerinden geleni yapıyorlar. En sevdikleri iş, korku senaryolarıyla milletin aklını karıştırmak. Yağma yok, başaramazsınız. Çünkü bunlar samimi değil. Anayasa değişiklik teklifinin komisyonda görüşülmesinden bugüne kadar ne söylüyorlar: 'Üniter yapı bozulacak.' Değişiklik teklifimizde bugün olduğu gibi yine tek Meclis var. 'Rejim değişikliği olacak.' Dilimizde tüy bitti, 1923'te cumhuriyet kuruldu, bu mesele orada bitti ama şaşmayın, bunlar başörtüsü sorununda da aynı şeyi yaptılar, rejim meselesi dediler. Başörtü yasağının kaldırılmasına, rejim meselesi diyen de bunlar. Sorunu çözdük, rejim halen dimdik ayakta. Rejim sorunu diyorlar da asıl sorun rejim sorunu değil, zihniyet sorunudur. Zihniyeti eski Türkiye'nin antidemokratik labirentlerinde kaybolanlarla kaybedecek vaktimiz asla yoktur.

"ESKİ ALIŞKANLIKLARIN ORTADAN KALKMASINA RAZI OLMUYORLAR"

Yıldırım, Türkiye'nin laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Nokta. Oysa rejime en büyük zararı yine rejimi ağzına sakız edenler veriyor. AK Parti yargı gücünü de elinde toplayacakmış. Biz yargı, bürokratik vesayetin değil milletin gücü olsun istiyoruz. Gerisi lafügüzaf. Bizim değişiklik teklifimizde ne var? Bağımsız olan yargı ayrıca tarafsız olsun. Bundan niye rahatsız oluyorsunuz, yargının tarafsız olması CHP'yi niye rahatsız ediyor? Yargının bağımsız ve tarafsızca işlemesi, cumhurbaşkanı ve Meclis tarafından seçilen üyelerce sağlanacak. İlk defa, milletin iradesinin yansıdığı iki erk, yargı mensuplarını seçiyor. Bir kısmını Meclis, bir kısmını da cumhurbaşkanı seçiyor. Cumhurbaşkanını kim seçiyor? Millet. Meclisi kim seçiyor? Millet. Nasıl olacak peki? Milletin seçtiğini beğenmeyeceksin, vesayet odaklarının seçtiğine eyvallah edeceksin. Eski alışkanlıklar, hep vesayetle cumhurbaşkanı seçtirdikleri için eski alışkanlıkların ortadan kalkmasına razı olmuyorlar."

Yıldırım yaptığı konuşmada, yeni anayasa değişikliğine ilişkin muhalefetin tavrını eleştirdi.

Meclisin pasif konuma düşeceğini iddia edenlerin söyledikleri sözün önünü, arkasını hiç düşünmediğini belirten Yıldırım, kanun koyma, kanun kaldırma yetkisinin Mecliste olduğunu, bu durumda Meclisin etkisizleşmesi iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi.

Değişiklikle Meclisin yürütme karşısında daha güçlü hale geleceğine değinen Yıldırım, 18-25 yaş aralığındaki gençlerin temsil haklarına yönelik eleştirilere de tepki gösterdi.

Başbakan Yıldırım, ülke nüfusunun 9 milyonunu bu yaş aralığındaki gençlerin oluşturduğunu işaret ederek, şöyle devam etti:

"CHP'ye göre bu insanlar daha seçilme ehliyetine sahip değil. Bırakın, gençlere de aranızda yer açın. Gençler Türkiye'nin geleceği, onun için gençlere de aranızda yer açın. 18 yaşa karşı çıkan CHP meydanlarda ne diyecek? Gençlere söyleyeceği nedir, bunu milletimizle paylaşsın. Gençler eminim ki bunu değerlendirecektir. 14-15 yaşlarında şehit düşmüş ecdadımızın kanı ile bu topraklar sulandı. 14-15 yaşında şehit olmuş ecdadın evlatlarının 18 yaşındaki torunları elbette ki bu ülkenin kaderinde söz sahibi olmalıdır."

Anayasa değişikliği ile artık milletin iktidarı sandıkta belirleyeceğini vurgulayan Yıldırım, bu sistemde milletin önüne aynı anda iki sandığın geleceğini, birinde Cumhurbaşkanının, diğerinde milletvekillerinin seçileceğini bildirdi.

Yıldırım, güvenoyu alıp almama, hükümetin kurulup kurulmaması gibi durumların söz konusu olmayacağını dile getirdi. Yıldırım, "Seçim sonuçlarına göre seçilen Cumhurbaşkanı kabinesini oluşturacak, virabismillah diyerek işlere başlayacak. 5 yıl boyunca vatandaşın ihtiyacı olan hizmetleri verecek. Vatandaş yetkiyi kendisi veriyor. 'Niye güvenoyu yok?'. Vatandaşın verdiği güvenoyundan daha büyüğü var mı? Gündemi değiştirmek için yapmadıkları hokkabazlık yok." ifadesini kullandı.

"ÜLKENİN PIRIL PIRIL GENÇLERİNİ İHTİRASLARI UĞRUNA YOK ETTİLER"

Başbakan Yıldırım, bundan sonra hiçbir siyaset mühendisliği projesinin milli irade üzerine sökmeyeceğine dikkati çekti.

Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu: "İnsanların siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik tercihlerine asla bir engel konulamayacak. Neymiş; insanların yaşam tarzlarına, inançlarına, kültürlerine müdahale edilecekmiş. Madem müdahaleden bahsediyorlar, şöyle bir geçmişe, maziye bakalım. 27 Mayıs 1960'ta geldiler, 'öğrenciler kıyma makinelerine atıldı' dediler. Ertesinde darbeyi yaptılar. Sordular mı millete 'bu iktidardan memnun musunuz, değil misiniz' diye. Sormadılar. Bir başbakan ve iki bakanı darağacına yolladılar. Aynı odaklar durmadı, tatmin olmadı, kendi yaptıkları anayasa da kesmedi, 12 Mart'ta canları öyle istedi diye hükümeti alaşağı ettiler, ülkeyi içinden çıkılmaz bir hale soktular. Bitti mi? Tabii ki bitmedi. Bu kez 12 Eylül'de kapıyı çaldılar ve bir oradan, bir buradan diye gençleri astılar. Ülkenin pırıl pırıl gençlerini ihtirasları uğruna yok ettiler. Tanklarla yalnızca sokaklardan değil, bir milletin istikbalinin üzerinden geçtiler.

28 Şubat'ta da rahat durmadılar. Bugün kişisel tercihler, yaşam tarzı diye hak hukuk edebiyatı yapanlar var ya üniversite önünde kurdukları ikna odalarında genç kızlarımızın yaşam hakkına tecavüz ettiler, inanç özgürlüğüne darbe vurdular. Namaz kılıyor diye ihraç edilenlerin vebaliyle bugün yaşananları hepimiz görüyoruz. 15 Temmuz biraz da bu vesayetçi odakların ürünüdür. 2007'de artık fiziki muhtıralar elektronik muhtıralara döndü. Tercihini yapmış milleti tehdit ettiler, seçilmiş hükümeti hedef aldılar. Ne seçene ne de seçilene saygı duymadılar."

Bilindik çevrelerin dillerinden düşürmedikleri bir başka konunun ise "diktatörlük masalı" olduğuna işaret eden Yıldırım, millete 'Bu anayasa değişikliği kabul edilirse ülke tek adam sistemine geçecek' söylemlerinin anlatıldığını belirtti.

Malum çevrelerin tedirginlik duyduğu şeyin "tek adam rejimi" olmadığını vurgulayan Yıldırım, "Böyle bir rahatsızlık varsa o zaman işe tek parti döneminden başlamak ve onların hesabını görmek gerekir." dedi.

Söz konusu çevrelerin "açık oy, gizli sayım" günlerinin yaşandığı dönemi hatırlamalarını isteyen Yıldırım, tek adam masalını topluma satmaya çalışanların, yeni anayasa sisteminin tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devleti güçlendirmeye çalıştığını bilmesi gerektiğini ifade etti.

"VARSA YOKSA GÖLE MAYA ÇALMAK"

Cumhurbaşkanının keyfine göre Meclisi feshedeceği yönündeki söylemleri de eleştiren Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:

"Bunlar teklifi de okumamış. Etrafa yumruk sallamaktan, kürsülere kendilerini bağlamaktan değişikliği okuyacak vakit bile bulamamışlar. Hiç kimsenin fesih yetkisi yok kardeşim. Seçime götürme yetkisi var. Cumhurbaşkanı seçime götürür, bu durumda kendisi de gider. Yani Meclisin de Cumhurbaşkanının da seçim kararı alması demek ikisinin birden seçime gitmesi demektir. Bu uzlaşmayı sağlamak için getirildi. Bu sistem birlikte çalışmayı, uzlaşmayı sorunları çözmeyi esas alan bir sistem. Bunu onlar da biliyor da işlerine öyle geliyor. Bunlar için varsa yoksa göle maya çalmak. Ya tutarsa. Tutmaz be kardeşim tutmaz. Sizin mayanız bu millete tutmaz."

Yıldırım yaptığı konuşmada, kapatma davasıyla önü kesilmeye çalışan AK Parti'nin bugüne kadar bütün seçimleri oyunu artırarak kazandığını ve millete hizmet etmeye devam ettiğini söyledi.

Bazı kesimlerin "tek adam" yalanı söylemekten zerre kadar sıkılmadığını ifade eden Yıldırım, "Millet ile bağını Ali Cengiz oyunlarıyla kesmeye çalıştığınız kim, Recep Tayyip Erdoğan. Siyasi yasaklarla siyaset dışı bırakmaya çalıştığınız kurucu Genel Başkanımız bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, milletin seçtiği cumhurbaşkanı. Siz hala gizli gündeminizle millet aleyhine 'ne üretiriz' diye uğraşıp duruyorsunuz. Artık bundan vazgeçin. Bu toplumsal uzlaşmanın, bu millete dönüşün siyasi mutabakatını artık siz de görün. Yarın bu ülkenin çocuklarının yüzüne bakarken başınız öne eğilmesin." diye konuştu.

AK Parti'nin iktidar partisi olmasına rağmen vesayet zihniyetlerle mücadele ettiklerini, daima millete hizmet yolunda ilerlediklerini anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çok şükür milletin desteğini, teveccühünü gördük. Teveccühünü görmediğimiz toplumsal kesimleri de ilk günkü gibi saygıyla karşılıyoruz, karşılamaya da devam edeceğiz. Bunu şunun için söylüyorum: Bu referandumu akıl dışı siyasi söylemlerle, ölüm-kalım meselesi gibi gösterenler var. Bunlara, aziz milletim kulak asmasın. Bu referandumu, bulunduğu çizginin dışına çıkarıp toplumu germeye çalışanlara asla fırsat vermeyeceğiz. Vira bismillah dedik, yola koyulduk. Son güne kadar gecemizi, gündüzümüze takıp çalışacağız. Vatandaşlarımızın 'Evet' demesi için bütün demokratik siyaset araçlarını kullanacağız. İşi sivrileştirerek toplumun sinir uçlarına dokunmaya çalışanlara karşı bütün vatandaşlarımızın uyanık olmasını istiyorum. Bu siyaset mühendislerine artık prim vermeyelim. Bu referandumu ölüm-kalım meselesi haline getirenlere şunu söyleyin: 'Bu millet çok ölüm-kalım badiresi atlattı, sonuncusunu 15 Temmuz'da yaşadı.' Yani millet kimi dinleyeceğini bilir, millet kime 'evet' kime 'hayır' diyeceğini çok iyi bilir. O yüzden bizim kararımız 'evet'."

AK Parti olarak yola çıktıklarında umutsuz bir Türkiye tablosu olduğunu dile getiren Yıldırım, bugün ise tünelleriyle, oto yollarıyla, köprüleriyle, havalimanlarıyla, şehir hastaneleriyle dünyaya ilham veren bir Türkiye'nin olduğunu kaydetti. Sağlıktan eğitime birçok alanda devrim yapıldığını, ülkeyi bölünmüş yollarla donattıklarını anlatan Yıldırım, partililerin slogan atması üzerine, "Demedik mi size, yolların kralı olmaz, kuralı olur. Trafikte hız felaket, internette berekettir." diye konuştu.

1980'den önce 70 sente muhtaç bir Türkiye'nin olduğunu, 2002'de AK Parti iş başına gelene kadar da ithal bakanlarla ülke ekonomisinin iyileştirilmeye çalışıldığını ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:

"Bugün IMF'ye bir kuruş borcu olmayan bir Türkiye var. Köprüler, raylı sistemler, barajlar, ulaşımda standartların üzerine çıkmış projelerle vizyonumuzu çiziyoruz. Hain darbe girişimi, küresel ekonomi lobilerinin kroşeleri, içimizdeki malum odakların algı operasyonları hepsi birer birer boşa çıkıyor. 'Dolar 4 lira' yaygarası koparanlar 3.70'e inince suspus oluyorlar, sesleri çıkmıyor. Millet de haliyle kim kendisi için mücadele ediyor, kim etmiyor bunu kenardan izliyor. Milletimiz biliyor ki bu kervan 2002'de yola çıktı. Kervanın başında da Recep Tayyip Erdoğan vardı. Bugün de Cumhurbaşkanı olarak başımızda ülkesinin milletiyle beraber emin adımlarla yürüyor. Şimdi bu hizmetler devam etsin istiyor musunuz? Türkiye bölgesinde ve dünyada güçlü bir ülke olsun istiyor musunuz? İhracatıyla, sanayisiyle, turizmiyle, tarımıyla, gelişmiş demokrasisiyle, hukuk altyapısıyla güçlü bir Türkiye'de yaşamaya devam etmek istiyor musunuz? Milletin iradesinin her türlü vesayet anlayışının üstüne çıkmasını istiyor musunuz? Evet, evet, evet. O zaman güçlü Türkiye için evet."

Yıldırım yaptığı konuşmada, referandum için çalışmalara başladıklarını belirtti. Bu sürede Anadolu'nun yollarını aşındırmaya devam edeceklerine değinen Yıldırım, "İnanıyorum ki iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta hep yanında olduğumuz Anadolu insanı 'evet' diyecek." ifadesini kullandı.

Bu çalışmalar kapsamında en önemli işlerinin her evet ile bir gönül kazanmak olduğuna işaret eden Yıldırım, Yunus Emre'nin "Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim." sözlerini aktardı.

İşlerinin kavga olmadığını, ülkenin istikbalini olumlu yöne döndürecek tercihi millete en iyi şekilde anlatmak olduğunu belirten Yıldırım, şu görüşlere yer verdi: "Milletim, 'hayır' diyenlere şöyle göz ucuyla baksa olayı çok net görür. Kim 'hayır' diyor, PKK'nın sözde üst düzey yöneticileri, kim 'hayır' diyor, FETÖ'nün kaçak terörist sürüsü. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları bile değil, 'hayır' deseler ne olur, bunlar terörist terörist. Bunların 'hayır' dediği yerde biz zaten dünden 'evet' diyoruz. Başka bir 'hayır' kampanyası, HDP ve CHP. Belli ki CHP, sırtını terör örgütüne yaslamış, HDP'nin kayığına binmiş vaziyette. Ne diyelim onlar için hayırlı olsun."

"KİRLİ EMELLERİ BOŞA ÇIKARMAK İÇİN EVET”

Başbakan Yıldırım, diğer taraftan çeşitli sebeplerle kararsız olan ya da çeşitli endişelerle çekimser yaklaşan vatandaşların olduğuna değindi.

Yıldırım, şunları ifade etti:

"Bizim görevimiz herkese ulaşmak, onlara da ulaşmak. Türkiye'nin geleceğini, istikrarını düşünen bir vatandaş olarak bütün vatandaşlarımıza meseleyi her yönüyle anlatmak. Diyeceğiz ki birlik ve beraberlik içinde yaşanacak bir Türkiye için 'evet', daha müreffeh bir Türkiye için 'evet', muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için 'evet', her türlü vesayete karşı milli iradenin tüm gücüyle tecellisi için 'evet', küresel çapta itibar sahibi, bölgesinde güçlü, her daim istikrarlı bir Türkiye için, terörün bir daha bu topraklarda yaşam hakkı bulmaması için, laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koymak için, ülkemiz üzerinde karanlık senaryolar çizen kirli emelleri boşa çıkarmak için 'evet.' Bizim millete olan aşkımız, sevgimizi ne Mecnun ile, ne Ferhat ile ne Kerem ile kıyaslanır. Referandum süresi boyunca da sevdalısı olduğumuz milletimizle her zaman olduğu gibi yine birlikte olacağız, beraber olacağız."

Milletvekillerinin seçim bölgelerinde güçlü bir şekilde çalışacaklarını belirten Yıldırım, meseleyi en iyi şekilde anlatacaklarını dile getirdi.

Konuşmasında kadınlara da seslenen Yıldırım, "Hanımefendiler iş size düşüyor, her kapıyı çalacağız, gönülleri fethedeceğiz. Türkiye'nin istikbaline oy isteyeceğiz. Değerli hanımlar çalışacağız, değil mi? Gençlerimize özellikle güveniyorum." ifadesini kullandı.

Yıldırım, Türkiye'nin aydınlık yarınları için el ele omuz omuza birlikte sahada olma çağrısında bulundu. Yıldırım, AK Parti olarak sırtlarını millete dayadıklarını, güvendiklerini ve milletin de kendilerine inandığını söyledi. Bugüne kadar söz verdikleri her şeyi yaptıklarını, yapamayacaklarının da sözünü vermediklerini aktaran Yıldırım, "Hep doğruyu söyledik, milletimiz de bu yüzden bizden desteğini esirgemedi. Yine millete gidiyoruz, sözü millete bırakıyoruz. Türkiye'nin geleceği için çok güzel neticeler doğuracağına inandığımız bu değişim için bütün arkadaşlarımızın seferber olacağına yürekten inanıyorum." diye konuştu.

Şartlar ne olursa olsun AK Parti'nin duruşuna yakışmayacak herhangi bir hareketin içerisinde olmayacaklarını vurgulayan Yıldırım, gerçekten başka hiçbir şeye ihtiyaçları olmadığını belirtti. Türkiye'nin her bir köşesine gidip, cumhurbaşkanlığı sisteminin neler getirdiğini millete anlatacaklarına değinen Yıldırım, neden böyle bir değişime ihtiyaç olduğunu insanlarla paylaşacaklarını bildirdi.

Başbakan Yıldırım, iki hafta aradan sonra TBMM'nin iş başı yaptığını belirterek, milletvekillerine Meclis çalışmaları için başarılar diledi.

ÇANAKKALE'DEKİ DEPREMLER

Çanakkale'nin Ayvacık ilçesindeki depremlere değinerek, bölgede yaşayan vatandaşlara geçmiş olsun temennisinde bulunan Başbakan Yıldırım, yaralanan vatandaşların sağlık durumunun iyi olduğunu vurguladı.

Özellikle Ayvacık ilçesinin bazı köylerinde hasarlar oluştuğuna ve binaların yıkıldığına dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:

"Yıkılan binalar yapılır ama giden canlar geri gelmez. Can kaybı olmaması en büyük tesellimiz. İlk andan beri Kızılay, AFAD, devletimiz bütün depremzedelerin yanında oldu, ihtiyaçları karşılandı. Dolayısıyla orada yaşayan vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum."

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.