25 Kasım 2024
  • İzmir11°C

ATIKTA DEĞER ARAMAMAMIZ, ATIĞA DEĞER KATMAMIZ GEREKİYOR

Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedefinin 500 milyar dolar olduğunu hatırlatan Galip Tekiner, 2023 hedefleri doğrultusunda kişi başı milli gelirin de artacağı bunun da daha fazla tüketim ve daha fazla atık anlamına geldiğini ifade etti.

Atıkta Değer Aramamamız, Atığa Değer Katmamız Gerekiyor

21 Temmuz 2016 Perşembe 16:25

ATIKTA DEĞER ARAMAMAMIZ, ATIĞA DEĞER KATMAMIZ GEREKIYOR

Avrupa Birliği Çevre Ödülleri Türkiye Birincisi Recydia A.Ş.’nin Grup Pazarlama ve Satış Direktörü Galip Tekiner Türkiye’nin atık yönetimi konusunda henüz yeterince bilinçlenmediğine dikkat çekerek, “Atıkta değer aramamamız, atığa değer katmamız gerektiğini ” söyledi.

Çimentaş Grubu’na bağlı olarak kurulan ve atık yönetimi alanında önemli yatırımlar yapan Recydia A.Ş.’nin Grup Pazarlama ve Satış Direktörü Galip Tekiner atıkların geri dönüşümünün sağlanarak, ekonomiye kazandırılmasının Türkiye açısından büyük önem arz ettiğini ve bunun için de Türkiye’nin atık yönetimi konusunda kendine özgü bir model ortaya koyması gerektiğini belirtti.

Türkiye’nin atık yönetimi konusunda birkaç firma dışında henüz hurdacılıktan geri kazanım aşamasına geçemediğini dile getiren Tekiner, “Çimentaş Grubu olarak biz Manisa’nın Kula ilçesinde Türkiye’nin ilk özel Entegre Endüstriyel Atık Gerikazanım Bertaraf Tesisi olan SÜREKO  A.Ş.’yi kurarak girdik. Tabii ki daha öncesinde bir çimento fabrikası olarak atık yönetimi ve atıkların alternatif yakıt olarak kullanılmasına dair tecrübelerimiz de vardı. Daha sonra evsel atıkların yönetimi ile ilgili olarak, atıkların ayrıştırılması ve geri kazanılabilir atıkların çöpten ayıklanarak ekonomiye geri kazandırılması ve Atıktan Türetilmiş Yakıt üretimi gibi faaliyetler için HEREKO A.Ş.‘yi kurarak RECYDIA A.Ş. çatısı altında topladık. Bu yatırımları gerçekleştirirken Türkiye’nin bu konuda geleceğini düşündük. Sektörel anlamdaki son gelişmelerin ardından ekonomik alanda da çok daha güçlü bir Türkiye bu hassas konularda hızla ilerleyecektir. Atık yönetim hiyerarşisine göre, atığın kaynağında azaltılması (minimize edilmesi),  geri dönüşümünün sağlanarak yeniden kullanılacak ürünlere çevrilmesi, enerjiye dönüştürülmesi veya son çözüm olarak atığın depolanması aşamaları bulunuyor. Ayrıca da Atık Yönetimi Gelişim Süreci açısından Türkiye yi değerlendirecek olursak henüz “Toplama, Düzenli Depolama” aşamasından “Toplama, Kısmi Ayıklama ve Düzenli Depolama” aşamasına geçiş sürecinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Ülkemizde Avrupa standartlarında atık yönetimi gerçekleştiren az sayıda şirket var. Türkiye atık yönetim konusunda çok hızlı bir ilerleme göstermek zorunda. Zira artık gelişmişlik sadece kişi başına düşen milli gelirle ölçülmüyor. Kişi başına düşen çöp üretimi, çevreye verdiğiniz değer ve bu konuda yaptıklarınız en önemli gelişmişlik kriterlerinden sayılıyor” dedi.

Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedefinin 500 milyar dolar olduğunu hatırlatan Galip Tekiner, 2023 hedefleri doğrultusunda kişi başı milli gelirin de artacağı bunun da daha fazla tüketim ve daha fazla atık anlamına geldiğini ifade etti. Tekiner, “Türkiye, kaynağında ayrıştırılmış atıkların geri dönüşüm tesislerine ulaştırıldığı etkin bir toplama sistemi kurmak zorundadır. Avrupa Birliği ne yapmış? Önce toplama sistemi kurmuş ama biz toplama sistemini Avrupa’daki gibi kuramıyoruz. Avrupa’daki en büyük şehirlerin 300-400 bin nüfusu var. İstanbul’da nüfusu bu kadar olan mahalleler var. İstanbul’un atığı bugün günlük 17 bin 200 tona ulaştı. Bu yıllık 6 milyon ton demek. Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’dan fazla. Atığın fazlalığıyla öğünülmez ama işin hacmi bu denli yüksek. Mümkün olduğunca bu atık çıktığı ilk noktada geri dönüşüme girmeli, kaynağında azaltılarak atık miktarı minimize edilmeli. Buna döngüsel ekonomi diyoruz. Recydia olarak biz döngüdeki son noktayız, çevre sektörüne özveri ve yatırımlarımızla hizmet eden en büyük yatırımcılardanız.” diye konuştu.

Türkiye’nin kendine özgü dinamik, kendi şartlarını yansıtan bir toplama sistemi kurması gerektiğini dile getiren Tekiner, “Toplama sistemini kurarken merkezi hükümetin ve yerel yönetimlerin de geri dönüşüm ambalaj sistemlerini daha net daha belirgin bir şekilde teşvik etmesi gerekiyor. Belediyeler teşvik ve finans modelleriyle sadece düzenli depolama sahası değil sürdürülebilir projeler üretmek zorunda. Vatandaş tarafından baktığımızda ise; tüketim alışkanlığını ‘kullan-at’tan döngüsel ekonomiye çevirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Galip Tekiner sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye’de atık sektöründe çok uluslu yatırım yapan bir şirket yok. Biz hem çok uluslu yatırım yapan bir firma olmakla birlikte ülkemizde bu sektöre en büyük yatırımı yapan birkaç firmadan biriyiz. Türkiye henüz atık sektöründe hurdacılık anlayışından atık yönetimi sektörüne evrimini tamamlayabilmiş değil. Her gelişmekte olan ülke gibi bizim ülkemizde de karlı gibi görünen iş kollarına hiç bir hesap ve fizibilite yapmadan yatırım yapan irili ufaklı yatırımcı çevre sektörüne de bilinçsizce yatırım yapmaktadır. Bu da ülkemizi çevre yatırımları açısında terk edilmiş teknolojilerin mezarlığı haline getirmektedir. İşte bu girişimcileri ile küçük ve orta ölçekli birçok işletmemiz var, bizim için çok kıymetliler, çok önemliler ama atığın içinde altın var diye bu yatırıma girenler altını bulamayıp hayal kırıklığına uğramaktalar. Bu nedenledir ki atıkta olmayan değeri bizler atığa değer katarak onları ekonomik döngüye geri kazandırmalıyız.  İşte bu da döngüsel ekonominin çevresel boyutudur. Bu ekonomik döngüde gerek ekonomik, gerek teknolojik açıdan doğru yatırımın yapılaması nedeni ile  küçük birçok yatırımcının zor durumlarda kalarak sektörü terk etmesi atık problemini her geçen gün büyütüyor. Ancak doğru iş, yatırım ve finansal modeller henüz geliştirilmediği ve mevzuatsal olarak desteklenmediği için biz ve bizim gibi yatırımcı firmalar günümüz koşullarında ancak ekonomik sürdürülebilirliğimizi sağlamaya çalışmaktayız. Dolayısıyla burada bir çevre problemiyle karşılaşmamak adına hem yasal otoritelerin mevzuat uygulamalarını zorlaması hem de çevre bilincinin arttırılmasına yönelik faaliyetler ile henüz beyan edilmemiş olan arka bahçelerimizi keşfetmemiz lazım.”
/ EGE BASIN GRUBU

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.