23 Eylül 2024
  • İzmir27°C

2017 YILINI BİLİŞİMDE GELİŞİM YILI OLARAK İLAN EDİYORUM

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye Bilişim Derneğince (TBD) bir otelde düzenlenen 33. Ulusal Bilişim Kurultayı'na katılarak bir konuşma yaptı.

2017 Yılını Bilişimde Gelişim Yılı Olarak İlan Ediyorum

10 Aralık 2016 Cumartesi 16:00

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye Bilişim Derneğince (TBD) bir otelde düzenlenen 33. Ulusal Bilişim Kurultayı'na katılarak bir konuşma yaptı.

 Dün Fırat Kalkanı Harekatı'nda şehit olan askere Allah'tan rahmet, yaralı askerlere de şifa dileyen Yıldırım, "Hiç şüpheniz olmasın ki Allah'ın izniyle bu terör belasını ortadan kaldıracağız. Buna kararlıyız. Terör yolunu seçenler hangi güçlerin, hangi istihbarat örgütlerinin, hangi emperyalist odakların maşası olursa olsun, onlara asla aman verdirmeyeceğiz. Adı ne olursa olsun bütün terör örgütleriyle mücadele de aynı kararlılıkla sürüyor." diye konuştu.

Teröristlerin insani bir davası olmadığını vurgulayan Yıldırım, onları tetikçi olarak kullanan, ölüme hazırlayan, onları canlı bomba olmaya azmettiren güçlerin de hiçbir insani kaygısı olmadığını ifade etti.

Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin bütün gücüyle demokrasi yolunda yürüyerek ekonomik refah ve huzurunun sağlamayı da sürdürdüğünü dile getirerek, şöyle konuştu:

"Türkiye Bilişim Derneği, internetin henüz ticarileşmeye başlamadığı dönemlerden itibaren vardı ve çalışmalarına başlamıştı. 45 yıl. İnternetin Türkiye'de veya bütün dünyada yaygınlaştırılmasına bakalım, Türkiye Bilişim Derneğinin farkındalık oluşturduğu tarihten çok sonradır. Her yıl programım müsait olduğu sürece, geleneksel hale gelen TBD'nin Bilişim Kurultayı'na katılıyorum. Birçok kurultaya katıldım. Bugün de hemen Rusya ziyaretimizin ardından buradayız. Kurultayın arkasından Ekonomi Koordinasyon Kurulumuzun aldığı kararlarını kamuoyuyla paylaşmış olacağız."

"BİLİŞİMİN GÜCÜNÜ BİZ 15 TEMMUZ GECESİ GÖRDÜK"

Bilişim ve demokrasinin çok anlamlı ve önemli bir tema olduğuna dikkati çeken Yıldırım, bilişimin gücünü 15 Temmuz gecesi gördüklerini hatırlattı.

Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz gecesi hain darbecilerin aslında her şeyi yaptıklarını düşündüklerini belirterek, şöyle devam etti:

"Silahlı Kuvvetlerin, askerin elbisesi içine girmişler, o şanlı, şerefli ordumuzun mensubu gibi kendilerini göstererek, tankları, helikopterleri, uçakları, silahları gasp etmişler, 'Artık her şey elimizde, önümüzde kim durabilir' dercesine aymaz bir şekilde, alçak bir şekilde meydanlara inmişlerdi. Ancak her şey hesap edilmişti de hesap etmedikleri bir şey vardı. Hesap edemedikleri o şey, bu milletin istiklal ve özgürlük aşkıydı. O gün başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, milletin geleceğine sahip çıkması yönünde ortaya koyduğu irade, hükümetimizin kararlı duruşu, doğrusu MHP Genel Başkanı'nın, Sayın Kılıçdaroğlu'nun o gün tercihini milletten yana, milletin geleceğinden yana, demokrasiden yana ortaya koyması ve her türlü desteği açık bir şekilde o gece bize göstermeleri, Türkiye demokrasi tarihinde altın harflerle yazılacak bir konudur. Bu hakkı teslim etmemiz lazım."

"BU İŞİN GİZLİ KAHRAMANLARI MEDYA MENSUPLARI, BASINDIR"

15 Temmuz gecesi yaşananların sadece bununla sınırlı olmadığını söyleyen Yıldırım, "Bana göre bu işin gizli kahramanları medya mensupları, basındır. Çünkü basın ve medya burada tarihi bir görev üstlenmiştir. Bir telkinle değil, bir talimatla değil, bu çağrıyı durumdan vazife çıkarmak suretiyle özel, kamu bütün medya kuruluşları darbenin karşısında vaziyet almış ve vatandaşı zamanlı bir şekilde bilgilendirmeyi sürdürmüşlerdir." değerlendirmesinde bulundu. 

"11 SAAT BOYUNCA 600 CİVARINDA TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPMIŞIM"

"Bizim 22.00 civarında yaptığımız açıklama ve takip eden açıklamalar aslında darbecilerin moralini bozan, darbecilerin bütün kimyasını değiştiren önemli bir başlangıç olmuştur." diyen Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Ben şimdi dönüp bakıyorum o geceye, 11 saat boyunca 600 civarında telefon görüşmesi yapmışım. Gece boyunca bütün darbeye karşı yapılması gereken operasyonlar neler olmalı, havadan saldırılara karşı dost kuvvetlerin harekete geçirilmesi ve onları bastırması, bu terör gruplarının yuvalandığı bölgelerin, Akıncı Üssü başta olmak üzere, buralara karşı vatansever askerimizin, polisimizin sevk edilmesi dahil bütün bu işler iletişimle oldu.

Gecenin karanlığında yoldasınız ve her türlü işinizi rahatlıkla yapabiliyorsunuz. İstediğiniz insanla temas kurabiliyorsunuz, görüntülü, görüntüsüz konuşabiliyorsunuz, mesajlarınızı verebiliyorsunuz ve gelişen durumlara göre neler yapılabileceğine karar veriyorsunuz. Adeta ofisinizden, makamınızdan bağımsız olarak işleri tıkır tıkır yürütüyorsunuz. Bunu Cumhurbaşkanımız da yaptı, biz de yaptık, parti liderleri de bunu yaptı. Bunu bir hakkı teslim etmek için söylüyorum. Ama bunların yapılmasının arkasındaki gerçek güç iletişim gücüdür."

"BASIN KURULUŞLARIMIZIN KATKILARINI TESLİM ETMEMİZ LAZIM"

İletişimin olmadığı yerde hiçbir şeyin olmayacağına dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:

"Eskiden darbeleri insanlar bir gün sonra iki gün sonra öğrenirdi. Yukarıda neler oluyor, kim kimle karşı karşıya geliyor, öğrenme şansları yoktu. Bunlar TRT'ye yöneldiler, Çankaya'ya yöneldiler. TRT'ye gittiler, kısmen girmeyi başardılar ama oradan hemen sonra TÜRKSAT. Şehit verdi ama bir şeyi vermedi, TÜRKSAT'ın ele geçirilmesine, yayınların susturulmasına izin vermediler. Oradaki kahramanlarımız, onlar gittiler, analog sistemden kalma, 'Çok büyük bir çanak, olsa olsa TÜRKSAT'ı susturacak budur.' diye onu bombaladılar. O orada sadece semboldü. 1990'lı yıllardan kalan bir şey ama hiçbir görev ifa etmiyordu. Arkadaşlarımız ölüm tehdidi altında onları saatlerce meşgul etmeyi başardılar. Hiçbir zaman onların dediğini yapmadılar. Kısa bir süre sonra yedek sistemi devreye sokarak tekrar TRT'yi de yayına soktular. Özel sektörde, CNN'e gittiler, orada da başarılı olamadılar. Dolayısıyla bilişimin bu darbenin bastırılmasındaki gücünü, hakkını teslim etmemiz lazım. Basın yayın kuruluşlarımızın, medya kuruluşlarımızın vatanseverlik anlayışıyla ortaya koydukları yayınlarıyla söylemleriyle katkılarını teslim etmemiz lazım."

Başbakan Yıldırım yaptığı konuşmada, darbe girişiminden sonra siyasi duruşta birtakım sapma gösterenlerin olduğunu, kendilerinin ise oldukları yerde bulunduğunu belirtti.

Konu memleket ise gerisinin teferruat olacağını vurgulayan Yıldırım, memleket konularında asla siyasetin yer almayacağını ifade etti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ve MHP'ye ilkeli tutumundan dolayı teşekkür eden Yıldırım, "Ana muhalefet partisinden de başlangıçtaki duruşunu muhafaza etmesi, toplumun beklentisiydi. Darbecilerin mağduriyetinden söz etmek, açıkçası şehitlerimizin ruhunu incitiyor, onların yakınlarını incitiyor. Darbeciler elbette ki hesabını sonuna kadar verecek. Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devletinin gereği yapılacak." diye konuştu.

"Tamam, siyaseten hükümetle problemleriniz olabilir ona bir şey diyeceğim yok ama bir şeyi birbirinden ayırt etmemiz lazım, konu beka meselesi olunca, orada siyaset biter. Bizim milletimiz bunu görmek istiyor." diyen Yıldırım, şimdi artık savaşların tankla, tüfekle, topla değil, bilgiyle yapıldığına dikkati çekti.

"BİLİŞİMDE SORUMLULUK ANLAYIŞINI GELİŞTİRECEK BİR YAPIYI GETİRMELİYİZ"

Başbakan Yıldırım, bilişimin kullanılması nedeniyle, ikinci Irak harekatının bir tek kurşun atılmadan tamamlandığını anımsatarak, şunları söyledi:

"Bilişimi nasıl kullandılar? Bütün noktaları tespit ettiler, oradaki komutanlara mesaj verdiler, 'Araçlarınızı, tanklarınızı, uçaklarınızı kenara bırakın, şöyle bir caddeye dizilin size hiçbir şey yapmayacağız.' dediler. Bilişimle bu Irak harekatını tamamladılar. Arap Baharı dediğimiz, Kuzey Afrika'da başlayan ve bölgeye yayılan hareketlerde de bilişimin önemli rolünü gördük. Gezi olaylarında bilişimin nasıl aymazca, nasıl terörü teşvik eder şekilde kullanıldığına şahit olduk. O bakımdan bilişimi hem iyi amaçlı kullanabilirsiniz hem de bir ülkeyi yok etmek için kullanabilirsiniz. Aynen ilaç gibi, bazen tedavi, bazen zehir olabiliyor. Onun için bilişimde mutlaka ve mutlaka sorumluluk anlayışını geliştirecek bir yapıyı getirmemiz lazım."

"Sanal dünya, yalan dünya değil. Sanal dünya, sorumsuz dünya değil. Sosyal medya, sorumsuz medya değil. Bunların etiğinin zaman içerisinde oluşması lazım." ifadelerini kullanan Başbakan Yıldırım, sadece etiğin oluşmasının beklenemeyeceğini, yapılması gerekenlerin bulunduğunu kaydetti.

"HER 100 EVDEN 56'SINDA İNTERNET VAR"

Bugün Türkiye'de üretilen verilerin yüzde 80'inin dışarıda depolandığına dikkati çeken Yıldırım, bir sorun olduğunda bu verilere ulaşımda güçlük çekildiğini, iş işten geçtikten sonra ele geçen verilerin de bir faydasının olmadığını, tahribatın dönülmez noktaya geldiğini bildirdi.

Başbakan Yıldırım, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin geliştirilmesi ve cazibe merkezleri oluşturulmasına yönelik alınan kararlar içerisine veri merkezlerinin kurulması ve teşvik edilmesini de dahil ettiklerini hatırlatarak, konuşmasına şöyle devam etti:

"Veri merkezi kurmak için olabilecek her türlü desteği verdik. Yer temininden, enerji, vergi, çalışanlar her ne varsa... Parasal destek, kurumda ve işletimde. Geriye ne kalıyor? Geriye babayiğitler kalıyor, gelip kuracaklar, çalıştıracaklar ve verilerimizi içeride tutacağız. Bunu yaptığınız zaman dünyanın en bilinen içerik sağlayıcıları da oraya gelecekler. Bunların ideolojik bir problemleri yok. Bunların ürettiği verileri kullananların ideolojik problemleri var. Veri elimizin altında olunca, tabi ki siber güvenlik konusunda olsun, bilişim yoluyla ülkemizi tehditlerde olsun inisiyatif bizde olacak. O bakımdan 2017 madem bilişimde hamle yılı olacak, bunu canı gönülden kabul ediyorum. 2017 yılını da bilişimde gelişim yılı olarak ilan ediyorum. Çünkü biz hep şunu söyledik 'gelecek bilişimle gelecek.' Gelecek, gençlerle gelecek. Gençler de bilişimle Türkiye'yi geliştirecek."

Başbakan Yıldırım, internet, geniş bant kullanımında geçen sürenin iyi kullanıldığını ve dünya ortalamasının üzerine çıkıldığını belirterek, "Her 100 evden 56 evde internet kullanımı, geniş bant var. Bu çok güzel bir gelişme. Fakat yetmez, bilişimin, internetin kullanabildiği alanları düşünün, bunlar çok yetersiz." diye konuştu.

"MESAFE ALMAMIZ LAZIM"

"Düşünebildiğiniz kadar, hayalinizin uzandığı kadar bir küre düşünün, gidebileceğiniz yer o kürenin dışındaki bir noktadır. Buraya kadar bilişimle gitme şansınız var. Bu sonsuzun bir anlamda sınırlandırılmış tarifidir." diyen Yıldırım, bilişimde ucu açık, çok geniş bir kullanım alanının olduğunu kaydetti.

Bunun bir sektör değil, yaşam tarzı olduğunu anlatan Başbakan Binali  Yıldırım, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Bugün, siber güvenlik meselesi, ülke güvenliği meselesi haline dönüştürmüştür, milli güvenliğe dönüşmüştür. Bunun da adımlarını attık, aslında dünyada eş zamanlı olarak bu konuda adım atan 8-10 ülkeden biriyiz. Mesafe almamız lazım, yasal alt yapısı hazır, ilk adım da atıldı, Kamunet oluşturuldu. Kamunet bir adımdır. En azından hiç değilse, kritik alt yapıları kullanan kamu kuruluşları haberleşmelerini, iletişimlerini bu şekilde yapacak. Türk Telekom bu konuda öncü rol oynadı, teşekkür ediyoruz. Dolayısıyla bundan sonrası veri merkezleri, internet değişim noktaları ve hepsinden önemlisi bilişimde yerlilik ve millilik. Bunun için her şeyimiz var. Yeterli insan kaynağımız da var, yeterli tecrübemiz de var. Burada bir politika eksikliği var. Derli toplu, stratejik bir bakışa ihtiyacımız var. Bu da nedir? Bunu yapacak yetkin firmalarımızı tespit etmek, bir de hedeflerimizi net belirlemek."

Başbakan Yıldırım, herkesin program yazdırıp, donanım, yazılım aldığını belirterek, "Birbirleriyle konuşuyor mu, konuşmuyor mu, bunların ne kadarı yerli, ne kadarı bizim için tehdit oluşturuyor? Üzülerek söylüyorum yazılımlarımızın yüzde 95'inin kaynağı dışarıdan. Tarla başkasının, ürün bizim. Tarlanın sahibi biz olmazsak, buradan elde edeceğimiz hasıla geçici olur. İşin sonunda tarlanın sahibi istediği gibi tasarrufta bulunur." ifadesini kullandı.

Yıldırım yaptığı konuşmada, 2017'de yerlilik ve millilik konusunda çok daha önemli adımların atılması gerektiğine dikkati çekerek, bu konuda gerekli tedbirlerin alındığını belirtti. 

Siber güvenlikte olayların sadece "siber güvenlik" boyutuyla düşünülmesinin doğru olmadığını vurgulayan Yıldırım, "Siber caydırıcılığı da ilave etmemiz lazım. Kimseye durup dururken bulaşıp, dalaşacak halimiz yok ama bizim üzerimize gelenler olursa onlara da verecek cevabımız olması lazım." diye konuştu. 

Yıldırım, bunun çeşitli olaylar vesilesiyle görüldüğünü aktararak, bazı ülkelerle Türkiye'nin diplomatik ilişkileri zora girdiğinde bunların yaşandığını dile getirdi. 

Bu sürecin 15 Temmuz'daki darbe girişiminde de yaşandığını aktaran Yıldırım, şunları kaydetti: 

"15 Temmuz'dan sonra bir bakıyoruz, siber saldırılarda ciddi artışlar olmuş. Bu tesadüf mü? Değil. 15 Temmuz'da sonuç alamayanlar, bu sefer başka alanlardan altyapılarımıza saldırdılar. Örneğin, 8-14 Temmuz arası sadece 183 ciddi saldırı gerçekleştiriliyor. 5-11 Ağustos arasına bakıyoruz, bu sayı 407'ye çıkmış. 12-18 Ağustos'ta 753 sayısına ulaşmış. Bu ne demek oluyor? Saldırılar önce 2,25 katken, 4 kat seviyesine yükselmiş. Siber saldırıların sayılarında nispeten bir azalma mevcut olmakla beraber hala 15 Temmuz seviyesinin üzerinde devam ediyor. Türkiye olarak bu saldırıları erkenden görüp, üst düzey tedbir alıyoruz ama bunun sürdürülebilir hale gelmesi lazım. Kurumsallaşmasının daha da arttırılması lazım." 

"BTK'DAN ALARM VERİLDİĞİNDE HERKESİN NE YAPACAĞINI BİLİYOR OLMASI LAZIM" 

 Küçük, amatör ruhlu, heyecanlı bir ekibin Havelsan'da, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda (BTK) çalıştığına işaret eden Yıldırım, "Tedbirler var ama saldırının boyutu o kadar büyük ki bu organizasyon yeterli olmuyor ama her şeyden önemlisi kurumların zihinsel dönüşümünün gerçekleşmesidir." şeklinde konuştu. 

Yıldırım, "Bilgisayar, iletişim denilince 'Efendim bilişim daire başkanlığımız var, daha ne olacak. Bir sürü adamlarımız var.' Onlar, bilgisayarın tozunu almak, çalışmayınca fişini çıkarıp takmak, resetleyip yeniden harekete geçirmek, bunlar ayrı şeyler. Bunlar mekanik işler, bakım tutum işleri. Biz bunlardan daha fazlasını yapmak zorundayız. Bir saldırı olduğunda, BTK'dan alarm verildiğinde herkesin ne yapacağını biliyor olması lazım." dedi. 

Sistemin açıklarının mutlaka kapatılması gerektiğine işaret eden Yıldırım, "Siz, 'Bilgisayarım var elimde, şifrem de var. Bir şey olmaz, kim ne yapacak' diyorsunuz. Binlerce bilgisayar başkasının emrinde, haberiniz bile yok. Sizin telefonunuzdan alıyor, konuşuyor, adam terör faaliyeti yapıyor. Günün birinde polis, savcı gelince şaşırıyorsunuz. Bunlar mümkün. Bunların önüne geçecek iş, siber güvenlik altyapısının geliştirilmesidir." ifadelerini kullandı. 

"BTK İDARİ YAPTIRIM DA UYGULAYABİLECEK" 

Yıldırım, Siber Güvenlik Kurulunun oluşturulduğunu, yasal altyapısının yapıldığını ve 2016-2019 yıllarını kapsayan eylem planının da hazırlandığını anımsatarak, 7 gün 24 saat esasına göre çalışan Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) üzerinden operasyonel siber güvenlik faaliyetlerinin başladığını belirtti. 

Şu anda 528 kurumda siber olaylara müdahale ekibinin bulunduğunu, üniversitelerde yüksek lisans, doktora programları yapıldığını aktaran Yıldırım, bu konuda kasım ayında gerçekleştirilen yasal düzenlemenin yetersiz kalması durumunda da geliştirilebileceğini kaydetti. 

Başbakan Yıldırım, bu konunun Meclisin işi olduğunu ve memleketin menfaatine olan konularda Meclisin her zaman gereken katkıyı verdiğini vurgulayarak, şunları söyledi: 

"Kasım ayında yürürlüğe girdi bu kanun. Buna göre, BTK idari yaptırım da uygulayabilecek. Bundan sonra tıpkı önleyici hekim uygulamasında olduğu gibi siber saldırılar gerçekleşmeden önce önlem alınabilecek. Çok önemli. Burada olay olduktan sonra, saniyelerde oluyor. Telafisi mümkün değil. Diyelim ki bir paylaşım yapıldı, birkaç saniye içerisinde yüz binlere ulaşıyor. Siz ondan sonra tedbir alsanız ne olacak? Eksponansiyel bir şekilde yayılıveriyor. Tahribat oluyor, ondan sonra tedbir alıyorsunuz. Mesele o değil, mesele izlemek ve önlem almak." 

"AKIL TERİNİ KATTIĞIMIZ HER ÜRÜN, BİZE AVANTAJ SAĞLIYOR" 

 Tedbir alınmadığı müddetçe 7 gün 24 saat, her saniye güven içerisinde olunamayacağına dikkati çeken Yıldırım, "Bunun yollarından biri, veri merkezlerinin topraklarımızda olmasıdır. Bilginin elimizin altında olmasıdır. Bilgiye sahip olursak, bilgiyi üretebilirsek, bilgiyi gerektiğinde güç olarak kullanabilirsek o zaman biz başkalarının önünde daha dik dururuz. Menfaatlerimizi, ülkemizin konularını daha gür sesle dile getirebiliriz." dedi. 

Yıldırım, bilişim ve demokrasinin atbaşı gittiğini vurgulayarak, gerek şeffaflık ve hesap verebilirlik gerek ekonomik gelişme için de buna ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Bilişimde bir birim yatırımınızın getirisi 25, 1'e 25. 'Pamuk ekiyoruz, tütün var, buğday, tahıl, domates var.' Bunlar harcıalem ürünler, herkes yapıyor. Akıl terini kattığımız her ürün, fark yarattığımız her ürün bize avantaj sağlıyor. Bir adım öne geçmemizi sağlıyor." diye konuştu.

Milli ve yerli ürünlerin önemine dikkati çeken Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bunu sadece cari açığımızı kapatmak için söylemiyorum, milli güvenlik açığımızın da kapatılması için buna ihtiyacımız var. Başkasının aklıyla ürettiğimiz ürünler, bizim değil onların ürünleridir. Onlarla aramızdaki ilişkiler bozulduğu zaman geçmiş olsun. Biz bunu Kıbrıs Harekatı'nda yaşadık. Şimdiler de de terörle mücadele, DEAŞ'la, DHKP-C ile PKK, YPG, PYD ile mücadelede önemli bir avantaj yakaladığımız bu sürede ambargo sesleri geliyor. Değişik ülkelerden, 'Türkiye'yi sıkıştıralım, biraz ambargo yapalım.' Bunları görmemiz lazım. Onun için bundan sonraki hedefimiz, her bakımdan kendi kendimize yeterli olacak adımları atmak olmalıdır."

"ARŞİVİ BİLİŞİME BIRAKALIM, GÜNCELİ KAFAMIZDA TUTALIM" 

Yıldırım, bilişim ve iletişim yılı ilan ettikleri 2017'de iki konuya yoğunlaşılması gerektiğini belirterek, bunlardan birinin "akıl yollarının kapasitesinin artırılması" olduğunu aktardı.

Kendisinin "Karayolunda hız felakettir, internette hız berekettir" sözünü anımsatan Yıldırım, internette hızın arttırılabildiği kadar artırılmasını istedi. Bunun çok büyük faydasının olacağına değinen Yıldırım, internet üzerinden her alanda daha fazla iş yapılacağını söyledi. Yıldırım, yaşamın bir parçası olan internetin, bir sonraki adımının ise "yapay zeka" olduğunu dile getirdi. 

Başbakan Yıldırım, artık bilgiye erişmek istendiğinde arama motoruna ilgili kelimelerin yazılmasıyla istenen konuya ulaşıldığını belirterek, "Arşivi bilişime bırakalım, günceli kafamızda tutalım. Bu da zihinsel dönüşümle olur. Bilişime, bilgiye erişimde gerekli aşinalığı sağlamakla olur. Onun için '278 bin kilometre internet bilişim ağımız var' bununla övünemeyiz. Tamam 80 bin kilometreden geldik buraya, bu bir merhale ama fevkalade mütevazıdır, gelecek ihtiyacımız açısından." ifadelerini kullandı. 

Operatörlere seslenen Yıldırım, "Burada kıskançlığı bırakın. Geç kalıyoruz, çok zaman kaybettik. Kardeşim bu yollar hepimizin. Yol altyapıdır, üstünde istediğiniz işi yapın, istediğiniz kadar rekabet edin, istediğiniz kadar fark oluşturun ama yol için kavga etmeyin. Bırakın yol ortak değerdir, ortak ihtiyaçtır. Yolu beraber yapalım, herkes burada üzerine düşen görevi yapsın. Bu yönde ciddi bir anlayış birliğine geldiğinizi gördüm." diye konuştu. 

"BİLİŞİM EKONOMİSİNİ ÇOK DAHA BÜYÜTECEĞİZ"

Başbakan Yıldırım, yazılım başta olmak üzere, donanım da dahil yerlileşme ve millileşme hamlesine hız verilmesi gerektiğini vurgulayarak, milli teknolojinin üretimini destekleyeceklerini, bilişim ekonomisini çok daha büyüteceklerini söyledi.  

Türkiye'nin potansiyeline göre bilişimle ilgili cironun çok fazla olmadığına dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:

"Ülkemizde bilgi işlem teknolojilerine harcanan paranın çok önemli bir bölümü, kullanılan yabancı yazılım platformlarına, lisanslara veya donanımlara gidiyor. Bu konuda büyük yatırımlarımız var, fakat bu paranın büyük bir kısmı yerel sektöre, yerli işletmecilere kalmıyor. Katma değerli yatırım gerçekleştiremiyoruz ve yerel sektörlerimiz değil daha çok yabancılar kazanıyor. Hem de neredeyse hiçbir şey yapmadan kazanıyorlar. Çünkü akıllı. Akıl onda, para da bizde. Aklı olan parayı alıyor. Bizde akıl daha fazla var ama o aklı, önemli olan doğru yere kanalize etmek. Artık bunu değiştirelim. Bunun zamanı geldi. Bırakın bireysel rekabeti, bırakın küçük hesapları. Ülkemizin milli güvenliği için, ülkemizin refahı için, ülkemizin kalkınması için gücümüzü birleştirmemiz lazım. Destek bizden."

Bilişimle ilgili her türlü desteği verecek araçlara sahip olunduğunu aktaran Yıldırım, rekabetin bırakılarak, birlik içerisinde sivil toplum örgütleriyle bir araya gelinerek, firma oluşturulması tavsiyesinde bulundu.

Yıldırım, her firmayla iş yapılamayacağına da dikkati çekerek, "Bu konuda TÜRKSAT her türlü koordinasyonu yapabilir, elinde her imkan var. Burayı oturun, çalışın, bir esasa bağlayın arkadaşlar." dedi.

Bu konudaki çalışılmalara her türlü desteği vereceklerini dile getiren Yıldırım, artık daha az konuşup, daha çok sonuç alma zamanı olduğunu söyledi. 

İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası içerisinde bulunulduğunu hatırlatan Yıldırım, bunun insanlar arasındaki ve ülkelerdeki sorunların ortadan kaldırılmasına bir vesile olması temennisinde bulundu. 

Başbakan Yıldırım, konuşmasını kurultayı düzenleyen Türkiye Bilişim Derneği ve kurultaya katkı sağlayan bütün destekçi kuruluşlara teşekkür ederek tamamladı.  / EGE BASIN GRUBU

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.