Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde muhtarlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi siyaseten köşeye sıkıştırmak için, ekonominin bir silah olarak kullanıldığını vurgulayarak “Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta ciddi hamleler yaptığı, Meclis'te Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçişle ilgili yeni adımların arifesinde bulunduğu, Avrupa Birliği ile ilgili önemli kararlar almak üzere olduğu şu günlerde, ekonomi silahını bir kez daha bize doğrulttular” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31’incisi düzenlenen Muhtarlar Toplantısı’nda, Türkiye’nin 16 ilinden mahalle ve köy muhtarı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Afyonkarahisar, Aksaray, Ankara, Aydın, Bayburt, Çanakkale, İstanbul, Kahramanmaraş, Karaman, Kilis, Konya, Manisa, Niğde, Trabzon, Uşak ve Yalova’dan gelen 400’ü aşkın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen öğle yemeğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak ağırlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğle yemeği öncesinde muhtarlara hitaben bir konuşma yaptı.
“SON HAMLE EKONOMİMİZE YAPILDI”
Toplantının milletçe zorlu bir mücadelenin içinden geçildiği günlerde yapıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir yandan Suriye ve Irak’ta, ülkemizi güneyden kuşatma projesi tüm alçaklığıyla, tüm çirkinliğiyle, tüm sinsiliğiyle devam ettiriliyor. Diğer yandan devletin ve toplumun içine sızmış FETÖ’den PKK’ya kadar tüm terör örgütleriyle kararlı bir mücadele yürütüyoruz. Son hamle ekonomimize yapıldı. İhracat ve turizm üzerinden yapılan saldırıya ilave olarak, döviz spekülasyonuyla ekonomimiz çökertilmeye çalışılıyor” dedi.
Türkiye ekonomisinin bazı sıkıntılarının olduğunu; ancak hükûmetin bu sıkıntıların çözümü için gayret sarf edip yeni tedbirlerle gereken önlemleri aldığını ve almayı sürdüreceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Piyasada bir durgunluk olduğunu biz de görüyoruz, biliyoruz. Bu durgunluğun somut sebeplerden ziyade psikolojik ve provokatif faktörlerden kaynaklandığının da gayet iyi farkındayız” ifadelerini kullandı.
“SUNİ BİR KUR YÜKSELİŞİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Son günlerde döviz kurunun Türk Lirası karşısındaki yükselişinin sebeplerine bakıldığında, elle tutulur, ciddi ve iktisadi karşılığı olan hiçbir hususun görülmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Belirli mahfiller tarafından pompalanan olumsuz havanın yol açtığı, suni bir kur yükselişiyle karşı karşıyayız. Biz de, buna karşılık, her zaman olduğu gibi, devletin imkânlarını harekete geçirmenin yanında milletimizi farklı bir anlamda yardıma çağırdık. Dedik ki ‘Yastığınızın altındaki dövizleri Türk Lirasına çevirin, Türk lirası olmazsa altına çevirin. Çünkü karşılıksız para basmak suretiyle bizi döviz baskısına almak isteyenlere böyle bir cevabı verin.’ Benim vatandaşım geldi, Türk Lirasına yönlendi ve kim nerede elinde ne kadar dövizi varsa Türk Lirasına çevirmeye başladı. Milletime teşekkür ediyorum, vatandaşlarıma teşekkür ediyorum, sağ olsunlar var olsunlar. Bu millet, ‘eğer dert vatan ise millet ise, gerisi teferruattır’ diyor. Elinde ne varsa hemen gitti, Türk Lirasına çevirmeye başladı. Bu konudaki kararlılığın devam edeceğine ben inanıyorum.”
“ÖLMEKTEN KORKMAYAN BİR MİLLETİN KARŞISINDA, HİÇBİR SİLAH DAYANAMAZ”
40 yıllık siyasi hayatında, milletin bir şeye inanıp harekete geçmesi durumunda onu durduracak hiçbir gücün olmadığını gördüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir asır önce Çanakkale’de, 7 düvel, dünyanın en modern savaş imkânlarıyla üzerimize gelirken, bu milleti zafere ulaştıran işte bu inanç, işte bu imandır. Ölmekten korkmayan bir milletin karşısında hiçbir silah dayanamaz. Milletimiz, 15 Temmuz darbe girişiminin karşısına da, Çanakkale ruhuyla çıkmadı mı? Uçakların, helikopterlerin, tankların, namluların üzerine tekbirle giden bu milleti o gece, değil FETÖ, arkasındaki tüm güçler de sahaya inseler durduramazlardı, korkutamazlardı. Ve nitekim başaramadılar. Böyle bir milletin evladı olmaktan, böyle bir milletin Cumhurbaşkanı olmaktan şeref duyuyorum, onur duyuyorum. Bunun için Rabbime her daim hamt ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonominin maruz kaldığı saldırıyla ilk defa karşılaşılmadığına, geçen 14 yılda, her kritik siyasi, sosyal, diplomatik krizin gerisinde, gizli veya açık ekonomik saldırı girişimlerinin olduğuna işaret ederek, aldıkları tedbirler, temin ettikleri kaynaklar, tesis ettikleri istikrar ve güven ortamı sayesinde, bu teşebbüslerin hepsini de bertaraf ettiklerini vurguladı.
“BU MİLLETİ FAİZ LOBİSİNE MAHKÛM ETMEYECEĞİZ”
2002 öncesinde gecelik repo faizlerinin yüzde 7500’lere kadar çıktığını ve bunun faiz lobileri için yapıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fakat bizim dönemimizde bunu tutturamadılar. Çok yapmak istediler; ama biz devamlı bunların önünü kestik ve dedik ki ‘Biz bu milleti faiz lobisine mahkûm etmeyeceğiz. Hangi şartlarda olursa olsun, bu mücadeleyi vereceğiz.’ Faiz yüzde 4,6’ya kadar düştü. Gezi ile karşımıza çıktılar ve çift haneye orada tekrar çıktı” sözlerine yer verdi.
Geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada faizlerin indirilmesi ile ilgili olarak sarf ettiği ‘yalnız kalsam da’ ifadesinin arkasından pek çok vatandaşın sosyal medyada kendisine destek vererek ‘yalnız değilsin’ dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi de diyorum ki aynı şekilde, yalnız olmadığımı biliyorum ve aynı şekilde döviz baskısına kaşı bizler paramıza sahip çıkacağız ve inşallah Türk Lirasını değerlendireceğiz. Bunu başarmamız lazım” diye konuştu.
2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde, Gezi Olaylarında, 17-25 Aralık’ta, Güneydoğu’daki çukur eylemlerinde, Suriye ve Irak krizlerinde Türkiye’yi siyaseten köşeye sıkıştırmak için, ekonominin bir silah olarak kullanmaya çalışıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi, Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta ciddi hamleler yaptığı, Meclis’te Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçişle ilgili yeni adımların arifesinde bulunduğu, Avrupa Birliğiyle ilgili önemli kararlar almak üzere olduğu şu günlerde, ekonomi silahını bir kez daha bize doğrulttular” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE’NİN GÜCÜNÜ, MEVCUT RAKAMLARLA TARTMAYA KALKANLAR, TARİH BOYUNCA YANILDI”
Yürütülen mücadelenin, hem güç, hem inanç meselesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin gücünü, sadece mevcut rakamlarla tartmaya kalkanlar, tarih boyunca hep yanılmışlardır, bugün de yanılmaya mahkûmdurlar. Bundan hiç endişeniz olmasın, rahat olun. Türkiye, 79 milyon nüfustan, 720 milyar dolar millî gelirden, 350 milyar dolar dış ticaretten, velhasıl sadece görünen rakamlardan ibaret değildir. Bütün bunların gerisinde yüz milyonlarca kardeşimizin, mazlumun, mağdurun duası ve desteği vardır. Biz istikametimizi, ihlasımızı, gayretimizi muhafaza ettiğimiz sürece, bu dua ve destek her sıkıntısında Türkiye’ye ihtiyacı olan imkânları ortaya koyar. Gönül coğrafyamızda nereye gitmişsek, oradaki kardeşlerimizin gözünde ve yüreğinde bu hakikati bizzat gördük, hissettik. Şayet biz, maruz kaldığımız son ekonomik saldırı karşısında, millet olarak dirayet gösterirsek, arkamızda çok büyük bir desteği bulacağımızdan emin olunuz.”
Milletin bu oyunu görüp yaptıkları çağrıya kulak verdiğini ve ekonomisine sahip çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşın döviz bürolarına, bankalara dolar almak için değil, döviz bozdurup Türk Lirasına geçmek için koştuğunu; dövizle yapılmış sözleşme, anlaşma, borçlar, alacak ve kiraların Türk Lirasına çevrildiğini ve herkesin kendi imkânı oranında bu seferberliğe destek olduğunu dile getirdi ve yaptığı çağrıya kulak veren millete teşekkür etti.
“DÖVİZİ SİLAH GİBİ KULLANMA YÖNTEMİ, PEK ÇOK ÜLKEYE UYGULANIYOR”
Vatandaşların bu süreçten zararlı değil karlı çıkacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış ticarette çok önemli yeri olan ülkelerle birer birer yerel paralarla ticaret döneminin başladığını ve bunun yaygınlaştığı oranda ülkelerin döviz baskısından kurtulacağını belirtti ve “Esasen, dövizi silah gibi kullanma yöntemi, sadece bize değil, pek çok ülkeye uygulanıyor, bundan korkunç para kazanıyorlar. Dolayısıyla, kendi para birimlerimiz üzerinden ticaret teklifimiz, bu ülkeler için de anlamlı ve cazip bir alternatif hâline dönüşüyor. İnşallah, çok yakında bu çabalarımızın müşahhas neticelerini almaya başlayacağız” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan sıkıntıları, zorlukları ve tereddütleri bildiğini kaydederek, iş adamlarına, yatırımcılara, esnaf ve sanatkârla şöyle seslendi: “Gelin, ülkenize güvenin, ülkenize sahip çıkın. Böyle bir dönemde üretime yüklenmeyeceksiniz, istihdamı artırmayacaksınız, ticaretin çarklarının dönmesini sağlamayacaksınız da, bunu ne zaman yapacaksınız? Türkiye, üretimdeki düşüşü, istihdamdaki düşüşü, ticaretteki daralmayı hak eden bir ülke değildir. Potansiyelimiz de, hedeflerimiz de, tam tersine, daha çok büyümeyi, daha çok istihdamı, daha çok ticareti işaret ediyor. Biz Anadolu’yu sadece cengâverlerimizin kılıçlarının gücüyle değil, aynı zamanda her biri birer derviş olan esnafımızla ahilerimizle gönülleri fethederek, her biri devrinin en önde gelen âlimleri olan ilim erbabımızla zihinleri zenginleştirerek kendimize vatan yaptık. Biz böyle bir milletiz. Aradan bin yıl geçti, ama hâlâ bizi Anadolu’da, Avrupa’da barındırmama düşüncesinden vazgeçilmediğini görüyoruz. Bunun için, her kriz döneminde bu coğrafyayı kendimize yeniden ve yeniden vatan kılmanın mücadelesini vermek mecburiyetindeyiz.”
TBMM BAŞKAN YARDIMCISI AYŞE NUR BAHÇEKAPILI’YA ALMANYA’DA YAPILAN KÖTÜ MUAMELE
Konuşmasında, geçtiğimiz günlerde TBMM Başkan Yardımcısı ve AK Parti Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın Almanya yaşadıklarını da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “Meclis Başkan Yardımcılarımızdan Ayşe Nur Hanım Almanya’ya seyahat yapıyor, Almanya seyahatinde çantasını çalıyorlar ve tabi pasaportu, kimlik vesaire içinde. Gidiyor, Büyükelçilikten kendisine geçici bir pasaport alıyor ve havalimanında kendisine geçiş izni vermiyorlar. Geçiş izni vermemekle kalmayıp, kendisi anlatıyor, ‘Bakın ben milletvekiliyim, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Yardımcısıyım’ diyor, alıyorlar saatlerce bekletiyorlar. Yahu sen teröristi alıyorsun ülkende misafir ediyorsun, ağırlıyorsun, ama bu ülkenin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Yardımcısını ve heyetini orada kapıda saatlerce bekletiyorsun. Şimdi bunlara aynını yapmak gerekmez mi? Ondan sonra Erdoğan oluyor ‘diktatör’. Sen benim Meclis Başkan Yardımcıma, bir bayan milletvekiline bu tür bir yanlışı yaparsan, senin polisin vesairen bunu yaparsa, ben buna aynısıyla mukabele etmem lazım. Bir defa, bütün oradaki personelin kimse, neyse, bunlara gereğini yapmadığın sürece Türkiye de buna misliyle mukabele eder, etmek durumundadır.”
Avrupa ülkelerinin, terör örgütü olarak ilan ettiği bölücü terör örgütü PKK mensuplarına, Türkiye’den isimleri verilmesine rağmen, ülkelerinde rahatça dolaşma imkânı sağladığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün Avrupa’da topladığı 26 milyon avronun 13 milyon avrosunu sadece bir ülkeden toplandığını ilgili ülke yetkililerine ilettiklerini; ancak herhangi bir şeyin yapılmadığını açıkladı.
“EKONOMİ ÇARKINA HEP BİRLİKTE BİR İVME VERELİM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milleti siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel özgürlüğünden vazgeçirmek isteyenlere meydanı bırakmadıklarına ve bırakmayacaklarına vurgu yaptı ve şöyle dedi: “Bugün PKK’sıyla, FETÖ’süyle, DEAŞ’ıyla, farklı isim ve görünümlerdeki nice ihanet yapısıyla bizi hürriyetimizden etmek isteyenlerin karşısında ecdadımız eğilmemişti, biz de eğilmeyeceğiz. Çünkü biz sadece rükûda eğiliriz, secdede diz çökeriz. Onun dışında, ülkemizi ve milletimizi temsil ettiğimiz her yerde, dimdik ayakta durur, son neferimize kadar mücadelemizi veririz. Mehmet Akif’in dediği gibi, ‘Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? / Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!’ İşte bu anlayışla, ülkemizdeki tüm iş adamlarımızı, yatırımcılarımızı, esnafımızı, sanatkârımızı, tüccarımızı harekete geçmeye çağırıyorum. Gelin, şu ekonomi çarkına hep birlikte bir ivme verelim. Piyasadaki durgunluğu başkalarının sona erdirmesini beklemeyelim, ilk can suyunu kendimiz verelim.”
Herkesin bu şekilde davrandığında, yılsonuna kalmadan Türkiye’nin yepyeni bir görünüme kavuşacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onun için ekonomimizin çarklarını yavaşlatmaya, durdurmaya çalışanlara inat hep birlikte bu çarka el verelim, omuz verelim, hızlandıralım. Devlet, üzerine düşenleri yapıyor, hiç endişe etmeyin. Ama milletimiz buna destek vermezse, tek başına, ne vergi affı, ne teşvik, ne diğer düzenlemeler arzu ettiğimiz neticeyi vermez” şeklinde konuştu.
“AMAÇ; TÜRKİYE’Yİ PARÇALAMAK VE TAMAMEN YOK ETMEK”
Bankacılık sektöründen kaynaklanan sorunlarla ilgili kurumların bunun üzerine gideceğini, hukuki uygulamalardan kaynaklanan sıkıntıları Meclis’in çözeceğini, bir ihanet söz konusu ise milletin ve adli kuruluşların bunun gereğini yapacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bu ülkenin hiçbir ferdi, kendini bu mücadelenin dışında göremez, görmemelidir. Türkiye’nin El Bab operasyonu ile dövizin spekülasyonunu durdurma çabaları arasında bir fark yoktur. Savunma sanayinde dışa bağımlılıktan kurtulma gayretlerimizle, ekonomide güven ve istikrar iklimini koruma mücadelemiz arasında bir fark yoktur. Ekonomik saldırılar karşısında güçlü bir duruş sergilemekle, 15 Temmuz’da FETÖ ihanet çetesine, daha öncesinde PKK terör örgütüne karşı mücadele etmek arasında bir fark yoktur. Çünkü bunların hepsi de, son tahlilde, aynı amaca yöneliktir. Bu amaç, sadece Türkiye’yi zayıflatmak değil, daha ötesidir; yani parçalamak ve tamamen yok etmektir” diye ekledi.
“SURİYE VE IRAK’TAKİ OYUNLARIN PERDE GERİSİNDE, 1918’TE YARIM BIRAKILAN PROJELERİN TAMAMLANMASI GAYRETİ VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Osmanlı’nın son döneminde bize layık gördükleri yer, haritası Sevr’de çizilen, Anadolu’nun ortasında bir avuç topraktı. Aslında onu da istemiyorlar, fakat bizi oraya sıkıştırırlarsa kısa sürede tamamen yok edeceklerine inandıkları için, böyle bir yola başvuruyorlardı. Bizim buna cevabımız Misak-ı Millîyi ilan ederek, Kurtuluş Savaşımızı başlatmamız oldu. Büyük ölçüde, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na girdiği dönemdeki sınırlarını esas alan bu ahitnameyi tam olarak yerine getirememiş olsak da, Cumhuriyetimizi kurarak, büyük oyunu bozduk. Dünyayı, hâlâ 1918 şartlarında yönetmeye çalışanlar, bırakın hakkımızı iade etmeyi, elimizdekileri bile alma peşindeler. Suriye ve Irak’ta oynanan oyunların perde gerisinde, 1918’te yarım bırakıldığı düşünülen projelerin tamamlanması gayreti olduğu ortadadır, şu andaki oyun budur. Ama unuttukları bir şey var: Türkiye, 1918’in Türkiye’si değildir, bunu böyle bilin. Bu millet, neredeyse yarım asırdır süren kesintisiz savaşların yorgunu olan millet değil. Tam tersine bugün, kazanımlarına sımsıkı sahip çıkan, ama kaybettiklerinin muhasebesini de yapan bir Türkiye vardır. Bugün, önemli bir bölümü Osmanlı coğrafyasının dört bir yanından gelerek Anadolu’ya, Trakya’ya sığınan ve vatansız kalmanın ne demek olduğunu, yakın çevresindeki gelişmelerden çok iyi bilen bir millet vardır. Ülkemizin de, milletimizin de yönü geçmişe değil, geleceğe dönüktür.”
Kurtuluş Savaşında başarıya ulaştıran stratejinin sloganın “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh tüm vatandır” cümlesi olduğuna işaret ederek, “Şimdi biz de diyoruz ki, tek bir alanda, tek bir konuda, tek bir sorunla mücadele yoktur. Mücadelemiz terörden ekonomiye, dış politikadan yatırımlara her alanda sürecektir, bundan kimsenin şüphesi olmasın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şu açıklamalara yer verdi: “Öyle ki, bugün artık satıh sadece vatan topraklarının sınırları değildir, tüm bölgemizdir, tüm dünyadır. Tek bir hususun değil, tüm meselelerimizin çözümünü sağlayana kadar bize durmak yok, duraksamak yok. Son nefese kadar bu böyle devam edecek. Suriye’deki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Irak’ta mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. FETÖ’yle, PKK’yla, DEAŞ’la mücadelemizi, içeride ve dışarıda sonuna kadar sürdüreceğiz. Büyük projelerimizi, yatırımlarımızı yavaşlatmak şöyle dursun, hızlandıracağız.”
“PARANIN KİRLİ YÜZÜNE TESLİM OLMAYACAĞIZ”
Reel ekonomiyi güçlendirmek için, ne gerekiyorsa yapacaklarının, dünyadaki adaletsizliklere, haksızlıklara karşı seslerini yükseltmeye devam edeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: Yanı başımızda katledilen masum çocukların acısını yüreğimizde hissetmekten çıktığımız gün, insanlıktan çıktığımız gündür. O yavruların hâlini görüyorsunuz değil mi? 7 çocuğunu aramak için yola düşen annenin tekerli sandalyede nasıl ebediyete yürüdüğünü, şehadete yürüdüğünü görüyorsunuz değil mi? İşte bunlar bizim canımızı yakıyor. Onun için tek bir masumun, tek bir mazlumun canının acıtılmasına ortak da olmayacağız, rıza da göstermeyeceğiz. Silahların ölüm kusan namlularına teslim olmadık, paranın kirli yüzüne de teslim olmayacağız. Azrail’i gülümseyerek karşılayan bu milletin, üç-beş kör kuruşun esiri olmayacağını biliyorum. Unutmayın kardeşlerim; gücümüzün asıl kaynağı paramızın çokluğu değil, birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşliğimizin kuvvetidir.”
“BUGÜN BİR DÖNÜM NOKTASINDAYIZ”
En zor dönemlerinde destansı mücadeleler veren Türk Milleti için, bugünkü şartların, büyük zaferlerin habercisi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul’un Fethinde Ulubatlı Hasan, o kutlu bayrağı burçlara dikmek uğruna kendi canından vazgeçmiş, şehadete yürümüştü. Çünkü biliyordu ki, o bayrak burçlara dikildiğinde, artık İstanbul ebediyen bu ümmetindir, bu milletindir. Bugün de, işte böyle bir dönüm noktasındayız. Bayrağımızı siyasette, ekonomide, diplomaside, kültürde nereye dikebilirsek, orası bizim geleceğimizdir. Kimse kimsenin bayrağını yükselttirmez. Bunu yapacak olan biziz. Gerektiğinde alın terimizle, gerektiğinde bileğimiz, gerektiğinde kanımızla bu mücadeleyi vermeye ve başarıya ulaştırmaya mecburuz” görüşlerine yer verdi.
Muhtarlara, demokrasinin tabandaki temsilcileri olarak, bu mücadelede çok önemli görevler düştüğüne değinen; kendilerinden mahalle ve köylerindeki vatandaşları bu konuda bilgilendirmelerini ve harekete geçirmelerini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini teşriflerinden dolayı muhtarlara teşekkür etti. / EGE BASIN GRUBU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.