BEŞ - S -
Metin Öngünşen / Ege Hakimiyet Gazetesi
Genelde insanlarımız sağlık, sanat, siyaset, spor konularında konuşmayı çok severler ve bilgileri olmasa dahi konunun uzmanı gibi fikir yürütürler.
Kimi zaman doktor, kimi zaman sanatçı, kimi zaman siyasetçi, kimi zaman da spor hocası olarak fikir beyan ederler.
Mevlana Mesnevinin bir bölümünde, idrar birikintisinin üzerinde yüzen saman parçasına konmuş bir sinekten söz eder.
Sinek, altındaki saman çöpünü kocaman bir gemi, kendisini de kaptan sanmaktadır.
Mevlana’nın kendi konumlarını idrakten aciz biçareleri tarif etmek için verdiği bu örnek bu yazımdaki konuya çok uyduğu için sizlere aktarmak istedim.
Birisi hastalığını birine söyler, değme doktorun veremeyeceği ilacın tavsiyesini alır.
Çünkü ilacı veren kendini doktor zanneder.
Hatta ekler ya kendisi ya da tanıdığı biri benzer hastalığı yaşamıştır.
Çoğu zaman birçoğumuz eczaneye gidip doktorun yazması gereken ilaçları isteriz değil mi?
Ama çoğumuz da tıp tahsili yapmayı istemeyiz.
Çünkü eğitim almak zor iştir.
Bir resim sergisine gittiğimizde; sanat eleştirmeni oluruz.
Bir film izleriz tüm filmleri eleştiririz.
Ve bunu da hemen yaparız, ilk gördüğümüz insana izlediğimiz filmi anlatıp eleştirisini de ekleriz yanına.
Hem de teknik analiz yaparak.
Ama bu konuda eğitim almak aklımıza veya işimize gelmez!
Çünkü bu işin en kolay tarafıdır.
Resim yapmaktan, film çekmekten, proje çizmekten kolay ne vardır ki?
Öyle değil mi?
Sanatçı oluverir giderler, elde bir kadeh salla gitsin, nasıl olsa dinleyen bulunur.
Gelelim siyasete;
Hasbelkader siyasi bir ortama gireriz veya hasbelkader bir koltuğa seçiliriz.
Aman Allah hemen siyasetçi kesiliriz.
Eğer birkaç kişide o hasbelkader edinilen koltuk nedeniyle bize başkan veya başka bir şey derse değme gitsin!
Hemen en üst nokta neresiyse kendimizi oraya uygun görürüz ve başlarız ben onun yerinde olsaydım diye söylenmeye.
Ama ne siyasi eğitim alırız ne kitap okuruz ne de tecrübeli kişilerle muhabbet ederiz.
Üç beş kişi bize “sayın başkanım, üyem, adayım” dedi ya en iyi siyasetçi biz olduk.
Öyle değil mi?
Siyasi haberleri bile dinlemeyiz!
Siyasetin ana yemeği nedir bilmeyiz!
Çünkü siyaset onlara göre seçmenin üzerinde güç kullanma san’atıdır.
Güce de kavuştular mı değme gitsin.
Etrafınıza bakın bu tipler çok yakındadırlar.
Çok ta gizemlidirler.
Sözlerine ‘senin bilmediğin şeyler var’ diye başlarlar.
Biraz etrafa bakarsanız; yaşadığımız yerde de kafi miktarda örnekler var?
Spor da siyasetten farklı değildir.
Çoğu zaman birbirine de karıştırıp iki gücü bir arada yapmak isterler.
İkisi de bol para ister veya ikisinin de sonunda bol para vardır.
Ülkemizde spor sadece futboldur. (Çoğumuza göre)
Herkes kulüp yönetmeyi bilir, herkes teknik direktördür.
Herkes hakemdir. Hem de en çok bilenidir.
Son yıllarda siyasetle spor adamlığının nasıl karıştığı da ortada!
E nasıl karışmasın?
Güç, para, kartvizit hepsi bir yerde.
Bir de her şeyi bilenler değme gitsin öyle değil mi?
Sıra beşinci ‘S’ de.
Yazı epeyce uzadı.
Sizleri sıkmak istemem, o zaman o da bana kalsın.
Tüm okurlara sevgiler.